İyi ama, bu durum, bu tip bir albüm için iyi bir şey mi? Ve eğer iyi bir şeyse kim adına iyi? Açıkçası albümün %40’ını oluşturan ikinci kısmını ilkinden daha fazla sevdiğimi söylemem gerek. Tangled Thoughts of Leaving’in piyanonun hakim olduğu, yer yer progressive rockla ciddi münasebetlere giren, jazz'a Esjbornyen noktalarda temas etmekten çekinmeyen ve post-rock’ın muğlak sınırları içine bir girip bir çıkan ve ve ve her hamlesinden sonra kendine yeni hudutlar belirlemek isteyen sound’unu sevmemek, bu sound’un barındırdığı garip tınıların geleceğe dair umut verdiğini söylememek güç. Sleepmakeswaves’in daha çok ‘başkalarını andırmak’ köprüsü üzerinde gidip gelen parçalarının en büyük talihsizliği de Tangled Thoughts of Leaving ile aynı kartonetin altına sığınmış olmaları. Zira içinde bulundukları medya onları dinleyenleri kıyaslama yapmaya mecbur bırakıyor. Lakin, Split’in “A Vexing Predicament” ile önünde çatallanan yolda farklı coğrafyalara yelken açmayı tercih eden ve “The World Is a Deaf Machine”e gelindiğinde mecburi kıyaslamalar yerini (loopları saymazsak sadece) 15 dakikalık, tanıdıkça daha da merak edilen biriyle tanışmayı andıran keyfe bırakıyor. Kısacası, Split’in bir ruhu varsa onu Gallerden aldığını söylemek çok da yanlış olmayacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder